PARKİNSON TEDAVİSİNDE LEVODOPA+KARDİDOPA İNTESTİNAL JEL UYGULAMASI KONUSUNDA BİLGİLENDİRME TOPLANTISI

Üniversitemiz Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sibel Güler tarafından 29 Mart 2018 tarihinde Başhekimlik toplantı salonunda Parkinson hastalığının tedavisinde kullanılan "Levodopa+Kardidopa İntestinal Jel Uygulaması" hakkında bilgilendirme toplantısı düzenlendi.

Konuşmasına Parkinson hastalığı hakkında bilgi vererek başlayan Doç. Dr. Sibel Güler “Kronik, yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Parkinson hastasında dopamin eksiktir. Hareket yavaşlaması ve titreme başladığı zaman beyin hasarı %70 oranında hücre kaybına neden olur. Hastalık, genetik yatkınlığı olan bireylerde ve çevresel faktörler ile ortaya çıkar.” dedi. Nörodejeneratif hastalıklar içerisinde Alzheimer hastalığından sonra en sık görülen ikinci hastalık olduğuna dikkat çeken  Doç. Dr. Sibel Güler, 65 yaş üzeri nüfusta her 100 kişiden birinde Parkinson hastalığı gelişme riski olduğu, Türkiye’de yaklaşık 110.000 parkinson hastası olduğu tahmin edilmesine karşı, hastane ve ilaç kayıtlarında ancak 60.000 hastanın takip edildiğinin gözlendiğini ifade etti.

Doç. Dr. Sibel Güler, “Ülkemizde hastaların yarıya yakın bir bölümü hastalığı tanımadığı için hekime gitmemekte ve tedavi olmamaktadır. Önümüzdeki 20 yılda yaşam süresinin uzaması ve buna bağlı olarak ileri yaş nüfusunun artması sonucunda bu sayı iki kat artacaktır. Bu nedenle hastalık hakkında toplumda bilincin artması önemlidir.” dedi.

Parkinson hastalığının 65 yaş üzerinde her 100 kişiden 1’inde, 85 yaş üzerinde ise her 100 kişiden 3’ünde görüldüğünü belirten Doç. Dr. Sibel Güler, Parkinson hastalığının %5-10 hastada kalıtsal olduğunu ve bu olguların sporadik Parkinson hastalarından farklı olarak 40 yaşından genç bireylerde ortaya çıkabileceğini ifade etti. Doç. Dr. Güler sözlerine “Parkinson hastalığı beyinde hareketlerin ahenkli ve uyumlu biçimde yapılmasını sağlayan bölgelerde hücre kaybıyla ortaya çıkıyor. Beyin sapında bulunan siyah çekirdekteki dopamin maddesi vücudumuzun düzgün ve koordineli hareket etmesini sağlar. Parkinson hastalığında dopamin üreten beyin hücreleri ile vücut hareketlerini kontrol eden beyin bölgeleri arasında mesaj iletimi bozulur. Dolayısıyla hastalığın temel belirtileri hareketle ilgilidir. Titreme, hareketlerde yavaşlama, kaslarda katılık ve denge bozuklukları tipik Parkinson belirtileridir.  Başlangıçta en sık görülen belirtiler vücudun bir tarafında istirahat halinde ortaya çıkan bir titreme ya da sağ veya solunda hareket yavaşlamasıdır. Hastanın günlük bazı işlerde zorlandığı, yürürken bir kolunu sallamadığı ya da bir bacağını sürüdüğü fark edilir. Hastalar günlük yaşamlarında yazı yazma, çatal bıçak kullanma, düğme ilikleme, ayakkabı bağlama, yatakta dönme, kanepeye oturma ve kalkma gibi basit işlerde zorlanmaya başlar. Zamanla bu aktiviteler daha da zorlaşır ve kişi yardıma gereksinim duyar hale gelir. Bunun yanı sıra koku duyusunda azalma, kabızlık, geceleri hareketli rüyalar görme, depresif duygu durum, zihinsel işlerde yavaşlama, unutkanlıklar, davranış değişiklikleri ve demans gibi motor belirtiler dışında bulgular ile de hastalık ortaya çıkabilmektedir.” dedi.

Doç. Dr. Güler ayrıca “Parkinson hastalığı tedavisinde son yıllarda kullanılmaya başlanan Levadopa/Karbidopa intestinal jel tedavisi erken evredeki hastalarda kullanılmamaktadır. Hastalığın uzun yıllar ilaçla tedavi sonrasında ilaca bağlı motor dalgalanmalar görülen, öngörülemeyen “off periyodu” olarak adlandırılan hareketlerde belirgin yavaşlamaların şiddetli olması ve diskinezi denilen istemsiz hareketleri olan ve yüksek doz oral tedaviye rağmen bu semptomları kontrol altına alınamayan yaşam kalitesi belirgin olarak bozulmuş olan hastalarda uygulanmaktadır. Karbidopa/Levodopa içeren ve ince bağırsağa uygulanmak üzere özel bir formül olarak hazırlanmış bir bağırsak jelidir. Duodopa perkütan endoskopik gastrojeunostomi adı verilen bir sistem ile uygulanır. Bu sistem mideye takılmakta ve bir bağırsak tüpü vasıtası ile ince bağırsağa doğru uzatılmaktadır. Tüpün dışarıda kalan ucuna ise Duodopa pompası takılmaktadır. Levadopa/Karbidopa pompası adı verilen özel bir pompaya bağlanmaktadır. Bu pompa vasıtası ile ince bağırsağa gün boyunca Levadopa/Karbidopa jeli uygulanmaktadır. Yapılan birçok çalışma bunun motor dalgalanmaları ve hayat kalitesini iyileştirdiğini göstermiştir. Ağır derecede demans, hastanın ve hasta yakınlarının tedavi sürecini anlama ve takipte yetersiz olması, ağır pıhtılaşma problemi olması, hasta ve hasta yakınlarının yaşamını etkileyecek şiddette nöropsikiyatrik semptom varlığı, oral tedavi ile düzelmeyen sık düşmelerin varlığında hastalar Levadopa/Karbidopa intestinal jel tedavisinde aday olamazlar.” dedi.

Doç. Dr. Güler,  “Multidisipliner bir yöntem olan Karbidopa/Levodopa tedavisi için aday olan hastalara hasta takip formu ile hastanın genel özgeçmişi, kullanmış olduğu tedaviler ve bu tedaviye uygunluğu değerlendirilmektedir. Uygun kabul edilen hastalar Gastroenteroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyemiz Prof. Dr. Ali Rıza Soylu Hocamıza yönlendirilmektedir. Öncesinde nazojejunel tüp takılarak hesap edilen Karbidopa/Levodopa intestinal jel dozu ile ilacın etkinliği 48 saatlik test dozu ile netlik kazandıktan sonra kalıcı PEG-J denilen kalıcı perkütan endoskopik gastrojejunostomi sistemi uygulanmaktadır. “ şeklinde sözlerine devam etti.

Doç. Dr. Sibel Güler ile birlikte bilgilendirme toplantısına katılan ve tedavi sürecinde yaşadıklarını ve iyileşme durumlarını anlatan hastalardan Mehmet Esmer “Bu tedaviye başlamadan önce oral ilaçlar kullanıyordum. Günde 19 ilaç kullanıyordum. Buna rağmen hareketlerimde kısıtlamalar, kilitlenmeler ve titremeler oluyordu.  Bu makineyi taktığımız zaman önemli faydasını gördüm ve ilaçlardan kurtuldum. Makineyi kullanmada hiçbir zorluk çekmiyor, hatta vücuduma bağlı olduğunu hissetmiyorum. Günlük faaliyetlerime eskisi gibi devam edebiliyorum. Normal insan gibi yürüyor, konuşuyor ve hayatıma devam ediyorum. Uykularım düzeldi, korkulu rüyalar görüyordum onlar geçti. Bir sene önce beni tanıyanlar şimdi gördüklerinde şaşırıyorlar ve gençleştiğimi söylüyorlar. Hafızam genişledi ve unutkanlıklarım kalmadı. Eskiden canlı rüyalar görüyordum ve uykumda duvarlara tekme attığım oluyordu. Sibel Hocam'a çok teşekkür ediyorum." dedi.

Tedavi uygulanan hastalardan Adnan Baş, “Ben de daha önce ilaç kullanıyor, günde dokuz ilaç içiyordum. Sonra Doktorumuz Sibel Hanımla iletişime geçtik. Eşim ve kızım bana destek oldular ve onların desteğiyle tedaviye başladım. Daha önceden hareket edemiyor, kalkamıyor, yürüyüşümde dengesizlik ve kilitlenme oluyordu. Ayrıca değişik rüyalar ve canlı hayaller görüyordum. Şimdi bunların hepsi geçti ve hafızam düzeldi. Tedavinin herhangi bir yan etkisini görmedim ve cihaza alışmam kolay oldu.” dedi.

55 yaşında Parkinson hastalığına yakalanan ve 6 yıl oral tedaviden sonra Karbidopa/Levodopa tedavisine başlayan Asiye Hanım, “Cihazı kullanmadan önce birinin desteği olmadan yürüyemezdim. Düşecek gibi küçük adımlarla yürüyebiliyordum. Şimdi dilediğim gibi yürüyebiliyor, kimseye ihtiyaç duymadan işlerimi yapabiliyorum. Hafızam ve uykularım da düzeldi. Sanki hiç hasta değilim. Tedaviye ilişkin korkulacak hiçbir şey yok.” dedi.

Doç. Dr. Sibel Güler son olarak, bu tür hastalarda kullanılan beyin pili uygulamasından farklı olarak gerçekleştirilen bu tedavide kullanılan yöntemin geri dönüşünün olduğunun altını çizdi ve hastadan istenen sonucun görülememesi durumunda cihazın çıkartılarak oral tedaviye dönülebileceğini söyledi. Tedavinin Ülkemizde 4 yıldır yapıldığını ve Trakya Üniversitesi olarak son bir yıldır bu tedaviyi uyguladıklarını belirten Güler, “Bu bir ekip işi ve biz iyi bir ekibiz. Tedavinin maliyetleri yüksek ancak devletimiz sosyal güvencesi olan hastalarda bu masrafları karşılıyor. 2 ayda bir hastamızı çağırarak hem gözlemliyor hem ilaçlarını yeniliyoruz. Hastalarımızın herhangi bir tereddüdü olmasın.” dedi.

Doç. Dr. Güler, Parkinson hastalığına toplumsal farkındalık oluşturmak için her yıl 11 Nisan tarihinin tüm dünyada “Dünya Parkinson Hastalığı Günü” olarak ilan edildiğini ve bu kapsamda Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi olarak Parkinson hastaları ve ülkemizdeki diğer merkezler ile iletişime geçerek ileri bir tarihte etkinlik düzenleyeceklerini belirtti.

Bu içerik 30.03.2018 tarihinde yayınlandı ve toplam 5597 kez okundu.